14 Mayıs’taki tarihi seçimlere 33 gün kala partiler ve ittifaklar aday belirlemede ortaya koydukları stratejiyle önemli bir sınav veriyor. 3 dönem kuralının istisnasız uygulandığı AK listelerinde büyük bir değişim gözlenirken, CHP ve YETER Partisi listelerinde siyasi telaffuzlarının aksine parti kimlikleri yok edildi.
Büyük tezlerle ve oy oranları hedefiyle daha önce sahneye çıkan DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi kendi logolarıyla değil, CHP listesinden seçime girecek. FETÖ ve Kandil’e mavi boncuk dağıtan hem GÜZEL Parti’nin hem de CHP’nin isimlerinin listelerin başında yer almasının yarattığı kaos devam ediyor.
Sabah Gazetesi Muharriri Mahmut Övür, “Liste devrimi, CHP ve İP’de erime” başlıklı yazısında liste savaşının kazananlarını ve kaybedenlerini irdeledi.
İşte Mahmut Övür’ün yazısı;
İki büyük ittifakı oluşturan AK Parti ve CHP’de yaşananlar siyasetin geleceği için ders niteliğinde.
Biri devrim niteliğinde bir değişim gerçekleştirirken diğeri derin bir şok yaşadı.
AK PARTİ VE CUMHURİYET İttifakı
AK Parti son 20 yılda girdiği seçimlerde muhtemelen ilk kez çok köklü bir liste devrimi yaptı. Listede başbakanlık ve meclis başkanlığı görevlerinde bulunan ve üç dönem milletvekili seçilenlerin de aralarında bulunduğu 64 kişi yer almadı.
Bu, siyasetin yenilenmesi açısından temel bir adımdı. Listedeki yeni isimlerle bu temel adım tamamlanmış oldu. Bu nedenle AK Parti listesi hem toplum hem de örgüt tarafından olumlu karşılandı.
Pek çok başarılı kadın adayın listelerin başında ve seçilecek yerlerde yer alması, gençlere verilen özel yer, tecrübe ve dinamizmin sentezi AK Parti’nin yeni bir sessiz devrime imza attığının işaretleri oldu. .
Bakanların büyük şehirlere ve Anadolu şehirlerine dağılımı da bunun tamamlayıcısı oldu. İstanbul’dan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kahramanmaraş’tan Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Şanlıurfa’dan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Osmaniye’den Derya Yanık yeni dönemde şehirlerin ve “depreme hazırlığın” ön plana çıkacağını gösteriyor.
Cumhur İttifakı’ndaki partilerin kendi logolarıyla seçilmesi de süreci olumlu etkileyecektir. Böylece seçimlere kendi logolarıyla katılan MHP ve BBP, milliyetçiliğin gerçek adresleri olduklarını, YRP’nin ise CHP’ye destek amacıyla yapılan “Milli Görüş” niyetini ortaya koymuş oldular.
‘LİSTEDE ATATÜRKÇÜ BULAMADIK’
Önemli bir şok yaşayan CHP ve liderliğindeki Millet İttifakı’ndan bahsedelim. CHP de ittifak ettiği partiler de ‘tarihi’ dedikleri seçim sürecini doğru dürüst yönetemediler. Listeler bunun en somut göstergesi oldu.
Büyükşehirlerdeki CHP listelerinde tablo daha net görünüyor. Klasik CHP kimliği sıfırlanarak yerini DEVA, Gelecek, DP ve SP’lilerden oluşan ve kendi mahallelerinde tutunamayan “küreselci-sağ” aktörler aldı. Görüldüğü gibi Kemalist CHP tabanı İstanbul’da Cemal Enginyurt, Birol Aydın, Selim Temurci ya da Abdullah Gül’ün önerisiyle birinci olduğu söylenen Namık Tan ve 2017’de infial yaratan Sadullah Ergin’e oy verdi. Ankara. Meclis’e götürecek.
Muhtemelen solcu Yunus Emre çıkıp meclis kürsüsüne bağıracak: “CHP’ye oy veren Kemalistler sayesinde o koltuklarda oturuyorsunuz, haddinizi bileceksiniz.”
Aralarına sadece onlar değil, İP’liler de serpiştirilmiş… Tabii “Ekremciler” de unutulmamalı. İmamoğlu’nun liste savaşında Canan Kaftancıoğlu’ndan daha etkili olduğu, sadece İstanbul’da değil diğer şehirlerde de kendisine yakın isimleri listeye aldığı söyleniyor.
Klasik CHP geleneğinden bir CHP’li, listeyi değerlendirirken “Listelerde Kemalist aradık ama bulamadık” dedi.
CHP yönetimi, sadece sağcı siyasetçilere teslim olmanın değil, PKK-HDP ilişkisini meşrulaştıran politikasının da bedelini ağır ödeyecek gibi görünüyor. Sandıkta önemli oy kaymalarıyla… Bir kısmı Muharrem İnce’ye gitse de önemli bir kısmı HDP ve TİP’e gidecek. Ve bu, Sadullah Ergin’e tek başına Çankaya’da başkaldıran Kemalistlerin derin paradoksu…
IP’DEKİ TÜM İPLİKLER KIRILDI
Adaylık süreci ve listelerin açıklanmasının ardından sürekli irtifa kaybeden tek parti İYİ Parti oldu. “Başbakan olacağım” diyen Meral Akşener, partisini bile kaybedecek noktaya geldi.
Aytun Çıray’ın ‘Partimiz barajın altına düşer’ açıklaması bile bunu göstermeye yeter.
